Son dönemde Türkiye’de artan dolandırıcılık vakaları arasında FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) yalanıyla yapılan dolandırıcılıklar dikkat çekiyor. İnsanların korku, kaygı ve panik duygularını istismar eden dolandırıcılar, pek çok kişi ve kurumu mağdur ederek milyonlarca lira haksız kazanç elde etti. Özellikle pandeminin etkisi ile daha da zorlaşan ekonomik koşullar, bu tür dolandırıcılık faaliyetlerinin artmasına zemin hazırladı. FETÖ ile ilişkilendirilen bazı siyasi ve sosyal durumlardan faydalanan dolandırıcılar, insanları hedef alarak korkutarak, onları işlem ve bağış yapmaya zorlamakta.
Dolandırıcılık yöntemleri çeşitlenerek artarken, en sık karşılaşılan yöntemlerden biri, telefon aramaları üzerinden yürütülen sahtekarlıklardır. Dolandırıcılar, kendilerini resmi bir kurumdan ya da bu tür bir kuruma bağlı olarak tanıtarak, kişilerin FETÖ ile ilişkilendirileceği tehdidinde bulunmakta. Bu durum, birçok vatandaşın panik yapmasına, dolandırıcıların isteklerine boyun eğmesine neden oluyor. Korkunun hakim olduğu bu yöntem, dolandırıcıların kullanmış olduğu psikolojik baskıyı da daha görünür hale getiriyor.
Bunun yanı sıra, sosyal medya üzerinden yaygınlaşan dolandırıcılık faaliyetleri de oldukça dikkat çekici. Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformlarında sahte hesaplar oluşturan dolandırıcılar, kendilerini çeşitli yardım kampanyalarına dahil etmiş gibi göstermekte ve insanlardan bağış talep etmektedirler. Bu tür dolandırıcılıklarda mağdur sayısının her geçen gün arttığı bilinen bir gerçektir. Yapılan araştırmalar, yalnızca 2022 yılında bu yöntemlerle 2000’den fazla kişinin mağdur olduğunu ve toplamda 30 milyon lira gibi ciddi bir rakamın dolandırıldığına işaret etmektedir.
FETÖ ile ilişkilendirilen dolandırıcılıklardan etkilenen birçok mağdur, yaşadıkları durumu anlatırken, sadece maddi kayıplar değil, aynı zamanda manevi travmalar da yaşadıklarını ifade ediyor. Birçok vatandaş, dolandırıcıların ellerinden kaçırdığı paranın ardından yaşadığı kaygı ve stres nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayabiliyor. Dolandırıcılık vakalarının artması, toplumda genel bir güvensizlik ortamı oluşturmakta ve insanların iletişim kurma biçimlerini de değiştirmekte. Artık, insanların birbirlerine güvenleri azalmakta ve her aramalara karşı daha temkinli yaklaşmaya başlamaktadır.
Medya ve sivil toplum kuruluşları da bu duruma dikkat çekmek için çeşitli kampanyalar düzenlemekte ve halkı bilgilendirmeye çalışmaktadır. Dolandırılma hikayeleri, sosyal medya aracılığıyla paylaşılmakta ve insanlar arası etkileşimler bu şekilde çoğaltılmaya çalışılmaktadır. Bu durumda, toplumsal bilinçlenmenin artması ve insanların bu tür dolandırıcılıklara karşı daha dikkatli olmalarının sağlanması hedeflenmektedir.
Ülkemizde FETÖ yalanıyla milyonlarca lira dolandırıcılığına karşı yetkililer de harekete geçmiş durumda. Emniyet Genel Müdürlüğü ve siber suçlarla mücadele ekipleri, bu dolandırıcıları tespit etmek için çalışmalarını sürdürüyor. Cezai yaptırımların artması ve hukuki süreçlerin hızlanması da dolandırıcılara gözdağı vermeyi amaçlamaktadır. Ancak toplumsal bilinçlenmenin de yüksek oranda sağlanması gerektiği unutulmamalıdır. Riskin azaltılması için her bireyin dikkatli olması, dolandırıcılıklara karşı daha güçlü bir toplum oluşturmanın temel taşını oluşturacaktır.
Sonuç olarak, FETÖ yalanıyla yürütülen dolandırıcılıklar, sadece maddi zararlara değil; derin toplumsal etkiler ve travmalara da yol açmakta. Mağdurların yaşadığı bu süreçler, toplumda güven kaybını artırmakta ve bireylerin sosyal ilişkilerini zedelemekte. Bu nedenle, halkın bilinçlendirilmesiyle birlikte dolandırıcılıkla mücadelede kararlılık gösterilmesi, gelecekte benzer vakaların önlenmesine yardımcı olacaktır. Az bir tedbirle bu tür dolandırıcılıklardan korunmak mümkünken, değişen sosyal yapı dolandırıcılara zemin hazırladı. Kamuoyunu bilgilendirmek, bu dolandırıcılık ile mücadelede atılması gereken ilk adımdır.